Öncelikle belirtmem gereken husus benim bir Şileli olduğum olmalı. Evet ben Şileliyim. Peki Şile neresi değil mi? Türkiye'de eminim milyonlarca insan ismini bile duymamıştır. Şile İstanbul'un kuzey bölümünde, karadeniz kıyısında kalan, küçük bir deniz ilçesi. Tabela nufusu 10.200 ama bu rakam bilhassa yaz ayları haftasonlarında 300bine kadar çıkabiliyor. Malumunuz İstanbul nufüs bakımından ülkemizin en kalabalık ili, ve bu insanların yaz aylarında nefes almak, piknik yapmak, denize girmek, ya da gezmek amacıyla şehrin az dışında gidebilecekleri en yakın nokta Şile. Şimdi bu yazımızda hem Şile'yi bilmeyenlere Şile'yi tanıtalım, hem bilenler için günübirlik bir gezi anlatımında bulunalım olur mu?
Şile, İstanbul merkeze 60km uzaklıkta, yolları şu aşamada düzgün sayılır, yazın haftasonu olmaması durumunda pek trafik görmezsiniz. Ama aksi halde saatleriniz yolda araç içinde geçebilir. Biz misafirlerimizi haftaiçinde Şile'ye götürdük ve gezdirdik, güzelgahımız ise aşağıda anlatacağım gibi oldu.
Biz güne erken başlamayı seçtik, kahvaltımızı yol üstünde artık bir merkez haline, bir zorunlu duraklama noktası haline gelen gözlemeciler diye tabir edilen mekanlarda durduk ve taze demlenmiş çay ve el açması sımsıcak gözlemeler ile kahvaltımızı yaptık.Bu nokta içinde benim önereceğim dükkan,Hanım Ağa'nın yeri adlı dükkan. Tam ortada kalıyor. Gerçekten yaptıları her şey afiyetle yenir.Burada kahvaltımızı yaptıktan sonra, usulca yolumuza devam ediyoruz. Zaten buradan sonra yaklaşık 20 km kadar bir mesafe kalıyor geriye.
Sonra ver elini Şile. Bu yanda gördüğünüz fotoğraf Şile çarşısına ait. Sımsıcak esnaflarıyla, bence gidilip tanışılmalı.Bu çarşı üzerinde A'dan Z'ye ne arıyorsanız bulabilirsiniz. Bilhassa balık restaurantları, Şile Bezi dükkanları, ve meşhur Narin Fırını görülmeye, alış-veriş yapılmaya değer. Şile'nin en meşhur 3 şeyi nedir derseniz,
1- Fener (+liman+kale)
2- Şile Bezi
3- Kumsalları derim.
Ama bunların artısı olarak, şu an köylerinde bulunan eski Şile evleri kendi mimari özellikerine sahip.Bilhassa Şile'yi geçtikten sonra 2.köy durumunda olan Akçakese köyünde bu evlerin en güzel örneklerini görebilirisiniz. Şile'nin kendi has mutafığının en meşhur yemeyi bence
Şile Usulü Kabaklı Börek. (tarif'i bu siteye ben ekledim ona göre) Şimdi başlayalım, biraz detaya girmeye.
Yukarda bahsettiğim caddenin sonu limana iner. Malumunuz sahil kasabası olunca insanlar ister istemez ekmeğinin bir bölümünü denizden çıkartıyor. Halihazırda takalarıyla, sandallarıyla, gırgırlarıyla Şile limanı balıkçılığa hizmet ediyor. Tabi oraya gidince balıkçılığa başlayacak değilsiniz ama liman manzaralı kafeler içeceklerinizi içip, restaurantlarda taptaze balıkların tadına bakabilirsiniz. Bilhassa Eylül ayından sonra, palamut yemek için gidilecek yerlerin başında bence Şile gelmeli.
Limanın tam karşısındaki kayalıkların üstünde Şile Kalesi bulunuyor. Artık bir kalıntı halinde dursa da Şile'nin tarihteki önemi gösterircesine gelen tüm misafirlere heybetini sergiliyor. Kayalıklar üzerinden kaleye geçiş yapılması için belediye, küçük bir teleferik yapmış, havanın güzel olduğu zamanlarda ve festival zamanı çalışıyor olmalı. Artı olarak kalenin dinindeki sahilde denize girilebilir durumda ve birçok insan tarafından zaten tercih ediliyor. Bu bölgeye geldik, çayımızı çorbamızı içtik, azcık yürüyüş yaptık,fotoğraflarımızı çekildik ve bu sefer Şile'yi
Şile yapan en büyük özellik olan meşhur/tarihi Şile Feneri'ne doğru yürümeye başladık.
Şile feneri tarihi özelliğinin yanında şu an dünyanın en büyük ikinci feneri olma özelliğini taşıyor. Yaklaşık 160 yıldır durmadan, duraksamadan Karadenizden geçen gemilere yollarını gösteren fener, hala tüm hızıyla ve ihtişamıyla çalışmaya devam ediyor. Yapılan çevre düzenlemeleri ile, gerek fener, gerekse fenerin adını verdiği fener mahallesi, restaurantlarıyla, parklarıyla, ara sokaklarda kalan evleriyle görülmeye değer. Bilhassa gece giderseniz, Fenerin nasıl bir şey olduğu daha net bir şekilde görmeniz mümkün :)
Şimdi gelelim Şile Bezi'ne. Şile Bezi de Şile gibi tarihi, Şile feneri gibi güzel. Eskiden neredeyse her evin altında bir dokuma tezgahı varmış, ben hatırlıyorum yani o kadar da eski değil, daha sonra bir kooperatifleşme süreci oldu ama başarılı olamadı, ee yaşlılarda bir bir bu dünyadan ellerini ayaklarını çekmeye başlayınca Şile Bezi, yavaş yavaş ömrünü tamamlamaya başladı gibi. Ama bugün ülkemizin neresine giderseniz gidin Şile Bezi'nden giysiler bulmamanız elde değil. Bilhassa yazlık ve tusristlik bölgeler. Şile Bezi kumaşının terletmeyen, eğer aşırı terleme olursa da ter çekme özelliği var. Bunların yanında, inceliği ve işleme motiflerinin güzelliğiyle, 'Kadının güzelliğini ve zerafetini yansıtan en güzel kumaş' olma özelliğini taşıyor. Gittiğiniz zaman Şile Bezi dükkanlarından hangi motifin ne anlama geldiği konusunda bilgi alabilirsiniz, çünkü kumaş üzerine işlenen her motifin her desenin ayrı bir anlamı var. Şile Bezi bugün giyim eşyaları (blüzler,tişörtler,gece kıyafetleri,vitrin takımları vb ) birçok türde kullanılmakta. Şimdi sizlere bazı örneklerini gösterelim.
Ben buraya bilhassa bayan giyim için fotoğraflar koydum ama bay/bayan, çocuk her yaş için onlarca model bulabilmeniz mümkün. Bilhassa çocuk kıyafetleri o kadar güzel oluyor ki anlatamam. Şile merkez çarşısında onlarca Şile Bezi dükkanı bulabileceğiniz gibi, benim size tavsiye edeceğim 2 dükkan fener mahallesinde. Feneri görmek için gittiğinizde hemen onun 100 m ilerisinde karşılıklı olarak 2tane butik dükkan göreceksiniz. Bunlardan bilhassa Selda Butik'te ne ararsanız bulabilirsiniz. (fiyatlar 10tl-50tl)
Şile Bezi alış-verişimizi de yaptıktan sonra, pılımızı pırtımızı toparlayıp, Ağva'ya doğru yol almaya başlıyoruz. Ağva'ya giderken Kabakoz-Akçakese yolu üzerinde yani sahil yolundan gideceğiz,bunun dışında bir de dağ/orman yolu ihtimaliniz var.
Ağva son dönemde ününe ün katar durumda, eskiden bu kadar meşhur muydu bilmiyorum ama son dönemde bilhassa Yeşilçay kıyısına yaplan tesislerin desteği ile her haftasonu Ağva'yı bir tv kanalında görmemek elde değil. Ağva küçük bir yer, en büyük özelliği etrafının Yeşilçay ve Pot deresi olmak üzere 2 dere tarafından çevrilmiş olması. Bununla birlikte deniz2 girmek için plaja ve sahile sahip olması çok güzel. Artık haftasonları kalabalıktan gidilemez duruma gelmiş. Benim size tavsiyem mümkünse yazın haftaiçi gidin, ama Ağva'nın en güzel olduğu dönemler bence ilkbahar ve sonbahar ayları. Kalınacak tesiler bakımından yeterli durumda, restaurantlar ve kafelere sahip, bilhassa derelerin kenarlarında çiftlik restaurantları mevcut ve gittiğinizde mümkünse balık yemeğe özen gösterin, hayatınızda yediğiniz en lezzetli balığı burada yiyebilirisniz.
Bu fotoğraflar pot dersine ait, burada tekne, yunus, deniz bisikleti gezileri yapabilir, kıyısındaki çiftliklerde karnızı tıka basa doyurabilirsiniz. Ve evet bir gezi bidirimizin daha sonuna geldik. Umarım sizin için verimli bir yazı olmuştur. Sormak isterdikleriniz olursa yazının altına yorum olarak yazmanız yeterli olacaktır. Bunların artısı olarak, google'de Şile ve Ağva olarak yaptığınız aramalarda binlerce iyi sonuça kolayca ulaşabilirsiniz.
Saygı ve Selamlarımla
Güzel bir özet olmuş, bilmeyenler için akla gelebilecek her türlü cevabı bulabilecekleri bir kaynak yani :)
YanıtlaSilBir Şileli olarak bu yazıyı okumak bile kanımın kaynamasına neden oldu, bu hafta sonu kesin Şile'deyim, siz de mutlaka gelin.
hanım ağanın yerine gittik kahvaltı ve gözleme istedik okadar geç geldiki keşke beklediyimize deyseydi kahvaltıda neçeşit nekalite vardı zeytin resmen küflüydü gözlemenin bir tarafı yanjk bir trafı çiğdi temizlik hizmet yok itiraz etme şansınız yok gibi siz siz olun iyi düşünün
YanıtlaSil@İsmail, attığım yorumla seref verdin bloguma tesekkür ederim, beğendiysen ne mutlu bana..
YanıtlaSil@Adsız, keşke bi ismin olsaydı ben de yorumun ne kadar ciddi bir insanadan geldiğini görsydim, bendeki ilk intiba bu bahsettiğiniz gözlemecinin yanındaki dükkanlardan biriymissiniz gibi geldi. Neyse, ben farklı yüzlerini siz farklı yüzlerini görmüssünüz doğrudur ne diyebilirim..
başyazar arkadaşa katılıyorum ben bu hanımağanın yerini de müşteriye muamelelerinide çok beğeniyorum uğramadan geçmeyiz......ne aldıksa ne yedikse enfes....
YanıtlaSilKöylü kurnazlıgının ve gelen müşteriyi misafir etmektense sadece bunlardan en az 40-50 lira almalıyız zihniyetinin zirve yaptıgı aile şirketi yeri..birbirinden tilki teyzelerin mekanı..saf köylü öldü!
YanıtlaSil