gurme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gurme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Nisan 2010 Cuma

Enfes Kokorec Nasil Yapilir

Efenim Selamlar;

Hani hep diyorum ya, bu blogun bir yanı gezmek-tozmak üzerine ise diğer yanıda yemek-içmek
üzerine. Bu nedenle bir yandan da gurmelik oynuyorum.

Ama ben nacizane aşçılığımı da göstermeye çalışıyorum. Bununla ilgili açtığım basit bir blogum var ama böyle güvendiğim tarifleri genellikle bu nokta üzerinde vermek istiyorum... :) Hazır yaz da gelip, mangal ve piknik sezonu açılmışken, size enfes bir tarif vermek geldi içimden...

Bugün vereceğimiz tarif bir çok kişinin kokusuna bayıldığı bir o kadarının da kokusundan iğrendiği bir yemek olan Kokoreç. Nasıldır, nedendir bilmem ama ben kokoreç yemeğe 3-4 yıl önce başladım ondan sonrada sevdim. Öncesinde pek midem almazdı açıkcası. Ama bence bir lez olsun gözlerinizi kapatıp tadına baktınız mı, sonrasında benim gibi evde yapar hale bile gelirsiniz. :)


Her ne kadar bağırsak bile olsa, insan yine güvenilir, temiz bir yerden almak istiyor. Ben genellikle aile kasabımızdan almayı tercih ediyorum.

Şimdik size malzemelerimizi sayayım; 1 kg kokoreç, 3 domates,baharatlar (tuz,pul biber, kekik),5-6 adet biber. Tabi ki fotoğraflarda da gördüğünüz üzere büyükce bir mangal ve destekli bir ateş.

Öncelikle kokoreçimizi yuvarlak yuvarlak kesip, iyice pişirelim. İçindeki yağların iyice çektiğini zaten göreceksiniz.

Sonrasında iyice soteleyim. İsterseniz bu haliyle, iyice baharat ekleyip yiyebilirsiniz ama benim tercihimde biraz daha ekstra birşeyler var.

Kokoreçlerin pişmesine yakın, ızgaranın üstüne biberleri ve domateslerimizi de koyup iyice közleyelim. Sonrasında onları kuşbası şeklinde dilimleyelim. Bir teflon tepsi içinde kokoreçimizi, biber ve domateslerimizi ızgaramızın üstünde iyice soteledikten sonra, emin olun tadından yenmeyecek bir lezzet ile karsı karsıya kalacaksınız.

Sonrasında zaten siz ne yapacagınızı biliyorsunuz, afiyet bal şeker lop lop et olsun :)

25 Mart 2010 Perşembe

İhlas Kuzuluk Kaplicalari ve Dereagzi Alabalik Tesisleri

Bundan çok zaman önce bloguma 'hem sağlık hem tatil mekanları; kaplıcalar' başlığı altında bir yazı yazmıştım. O yazım içerisinde benim geçmiş dönemde gitmiş olduğum kaplıca tesisleri hakkında kısa kısa bilgiler vardı ve onlardan biri de İhlas Kuzuluk Kaplıca Tesisleriydi.

..
Yazı içinde;
'Şimdi gelelim kuzuluk’a. İhlas firmasının burada da bir kaplıca tesisi var. Apart otel olarak hizmet veren kaplıcanın içinde mevcut birde oteli bulunmakta, küçük birde havuzu var.Burası bir toplu konut sitesi şeklinde tasarlanmış, bel ki 1000 den fazla daire vardır. İstanbul,Sakarya,Ankara,Bursa gibi illere yakınlığından dolayı yaz- kış doludur.Bununla birlikte burada ki oda olarak tabir edebileceğimiz yerler mevcut birer daire şeklinde,içinde çatalına kadar her şey var ve fiyatları da gayet uygundur ki bu fiyatlar yatak başı değil 6kişilik daire başı fiyatlardır. Yazın pek çekilmez çünkü kuzuluk bir ova, çok sıcak oluyor. Ama kışın tadından yenmez.Çok güzel bir çarşısı vardır ve çevrede ki alabalık tesislerinde Türkiye’nin en lezzetli balıklarını yiyebilirsiniz.
' demişim kuzuluk kaplıcaları ile ilgili olarak. Geçtiğimiz ara tatilde buraya bir kez daha gitme fırsatı elde ettik. Artık İstanbul'a yakın olduğu için mi, biz alıştık diye mi bilmiyorum ama herhal 15. gidişimiz oldu. :) Artık tesis eskimiş durumda, evler/daireler yavaş yavaş miladını doldurmuş durumda. Ama yanlış hatırlamıyorsam ilk olarak 95 yılında gitmiştik, o günden bugüne çevresi her seferinde biraz daha gelişiyor. Eğer yolunuz düşerse, ne bileyim Ankara'dan filan dönerken vaktiniz varsa ben burayı size tavsiye ederim. Otoyol üzerinden ayrılıp 20-25 km kadar yol gidip hiç olmadı bir alabalık ziyafeti çekebilirsiniz kendinize. :)

..

Bu sefer ki tatilimize köy pazarı damgasını vurdu diyebilirim. Ne var ne yoksa aldım buradan. Tereyağı, peynir, süt, yumurta, mısır unu, köy ekmeği hatta köy tavuğu bile... :) Bu gördüğünüz tereyağ ve peynirler (abhaz ve çerkez peynirleri) şiddetle tavsiye edilir. Aşağıda da koca tabak eritme peyniri göreceksiniz. :)

Ben size diyeyim mi, bizim marketlerden aldığımız şeyler tavuksa bu fotoğrafta gördüğünüz şeyler başka bir şey. :) Ben küçükken hatırlarım kasaplardan tavuk aldığımız zaman içinden çiğerleri filan çıkardı ama şimdi biz tavukların neredeyse posasını alıyoruz. :( Ama ileride tavuk besleme kararı almamın yegane sebebi yukarda fotoğrafta gördüğünüz tavukların birinin tadına bakma fırsatı elde etmemdir, bu böyle biline :)


Şimdi gelelim mekan reklamımıza :) Aman ha yanlış anlamayın ben tamamen gönüllü olarak yazıyorum bunları buraya, Dereağzı Alabalık tesislerinin bundan haberi bile yok. Burası geçen sene gittiğimde bir kır lokantası şeklindeydi ama abiler 1 sene yememiş içmemiş çalışmış ya da onca yıldır kazandıkları paranın hepsini bir anda buraya yatırmış olmalı ki süper bir tesis kurmuşlar. Ama ben kendi adıma konuşmalıyım ki eski mekanın tadı bende ayrıydı. Belki yemeklerin hepsinin tadı aynı, çalışanlar aynı, ustalar aynı ama bizim gibi İstanbul'dan ya da benzeri yerlerden gelen adamları ben olsam düğün salonu gibi bir mekana sokmazdım. Neyse ki yediğim yemeklerin lezzeti bu küçük kusuru bana görmezden getirtti. :)

..

Şimdik gelelim fasulyenin ay pardon mıhlamanın/muhlamanın, eritme peynirin ve alabalığın faydalarına. :) Şimdi bizim serde karadenizlilik var, balığı yapmasını da yemesini de severiz. :) Daha önce burada çipura ızgara tarifi vermiştim, sonrasında diğer blogumda fırında hamsi buğlama tarifi verdim. Yani anlayınız ki burada yediğim balığın tadını size tavsiye ediyorsam gerçekten güzeldir. :) Ama bilinmeli ki burası da bir karadeniz bölgesi ve çevrede yaşayanların çoğu toprağım benim. O yüzden burada yemek yiyecekseniz sofraya ilk önce muhlama/mıhlama söyleyeceksiniz. Diğer yandan bu bölgede abhazlar ve çerkezler var ve onlar enfes peynirler yapıyorlar, o peynirlerden yapılmış koca tabak bir peynir eritmesi yemeğe başlamadan önce iyi gider.

..

Yukarıda yemeğe başlamadan önce diyorum çünkü yemek olarak alabalık yiyeceğiz :) İster kızartma, ızgara ya da kiremitte alabalığın tadına bakabilirsiniz.
Ayrıeten bu bölgede ne yapılır diye sorarsanız eğer yolunuz kuzuluk'a düşer ve buralarda konaklarsanız, hava güzelse, dokurcun, mudurnu taraflarına gidilebilir, sülüklü göl'e gidilebilir ya da hatta abartırsanız Sapanca gölü kıyısına ya da Bolu, Düzce taraflarına gidilip gelinebilir.
Neyse bana şimdilik müsade umarım yazıyı beğenirsiniz. Gidenler, gelenler, görenler olursa bu yazdıklarım hakkında ki fikirlerini her zaman beklerim. Bir de Dereağzı alabalık tesisleri bi daha ki geldiğim zaman size soracağım bakalım yazıyı okudunuz mu, okumadınız mı, okumadıysanız bilin ki dilimden çekeceğiniz var. Haydin size de hayırlı ve bereketli işler. :)

18 Mart 2010 Perşembe

İ.B.B.B Pendik/Gozdagi Sosyal Tesisleri



Geçtiğimiz günlerde kısa süreli bir İstanbul seyahati yapma fırsatı buldum. Amacım okulum ile teknik bir gezi yapmaktı ama ailem İstanbul'da yaşayınca haliyle kendi evimde konakladım :) Bu esnada babamın artık sabitlesen pazar gezdirmelerinden birini daha yaşama şansı elde ettim. Böyle Beykoz'a mı, Sarıyer'e mi gidelim diye düşünürken bu sefer hedef çok farklı bir yer oldu ve Pendik'e gittik. :)
Tesis İstanbul Büyükşehir Belediyesinin birçok sosyal tesisi ile aynı menüye sahip ve fiyatlar da onlarla aynı doğrultuda sabit. Ama burasını sorarsanız aynı Büyük Çamlıca Tepesine benziyor.





Her yerde, her zaman, en yüksekte...

Buranın en meşhur yemeği Gözdağı Kebabıymış. Ben ilk kez yedim ve gerçekten yemeğe değer olduğuna karar kıldım. İskender'e benzer bir tadı var ama değil, Manisa Kebabını andırıyor ama değil. Böyle etli tavuklu patates cipsli ve yoğurtlu güzel bir tat.


Gözdağı Kebap

Ve sonra yemek sonrası tatlıları var, ben konuda çok hasassım tatlı deyince akan sular durur benim için :) Ve genelliklede böyle bize has meyve tatlıları ya da süt tatlıları tercihimdir.


İncir tatlısı



Ayva Tatlısı
ve
Kabak tatlısı

Ne diyeyim efenim, bir gün yolunuz düşerse bu tesise uğramayı unutmanyınız bence, uygun fiyata güzel bir hizmet ve lezzetli yemekleri İstanbul gibi bir yerde bulmak zor... Bulmuşken de kaçırmayalım değil mi? :)





4 Şubat 2010 Perşembe

Enfes Kadayıf Dolması Nasıl Yapılır? :)



Efenim Selamlar,
Çok ama çok uzun zaman sonra tekrardan merhaba. Malumunuzdur burası geçtiğimiz yaz içerisinde tamamen zevk için açtığım gezi ve lezzet blogum. Tabi okul dönemi içerisinde olduğumuz için çok fazla gezip-tozup, yeyip içemiyoruz dolasıylada buraya çok aktif şekilde yazamıyorum.

Ama hazır şimdi ara tatildeyken, bir kaç yazı yazayım dedim. Ne dersiniz iyi etmiş miyim?:) Şimdi burası için gezi ve lezzet blogu dedik ama içinizde elbet diyenler olacaktır, oğlum işin gücün mü yok, hem sen kimsin, nesin de bize ideal/güzel mekanlar, lezzetli yemekler tavsiye edeceksin de biz de sana kanıp oralara gideceğiz? Bunda sonuna kadar haklısınız. :) İşte dedim ya tamamen zevk. :) Ama ben birçok konuda zevkli olduğuma inanırım. Bunlardan biri de damak zevkimdir. Çünkü ben neredeyse yediğim her yemeği, biraz uğraştıktan sonra yapabilecek kadar, azcık aşçılık yeteneğine sahibim. Bunu da zaman zaman bu blogda göstermeye çalışıyorum ki siz de bana daha rahat güvenebilin. :) ( lütfen bakınız... :) ) (Ama tabiki gerek gezi konusunda gerekse lezzet konusunda benden çok daha profesyonel olarak bu işi yapanlar var. Eğer daha iyi işler görmek daha güzel bilgiler öğrenmek isterseniz gezi konusunda Sevgili Sevil Mert'in Çok Okuyan Çok Gezen adlı Gezi Blogunu, lezzet konusunda ise Sevgili Uğur Samsa'nın Tarif'i Yemek adlı lezzet blogunu takip edebilirsiniz. Çünkü ben de beğeniyle takip ediyorum onları. :)


İşte bugünde sizlere bir lezzet tarifi sunacağım. Güzel Anadolumuzun en güzel şehirlerinden biri olan Erzurum'a ait yöresel bir lezzet. Kadayıf Dolması. Gerçekten çok iddalı ama bir o kadar da basit bir lezzet... Benim ilk deneyimimdi ama bu kadar iyi ve lezzetli olacağını tahmin dahi edemezdim...


Öncelikle Malzemeleri yazalım, zaten sonrasında fotoğraflar size yardımcı olacaktır.

Biz;

500 gr taze tel kadayıf,

150 gr ceviz içi,

4 yumurta,

1,5 su bardağı zeytinyağı,


Şerbeti için; 3 su bardağı su, 2 su bardağı şeker, yarım limon kullandık.


Öncelikle tek kadayıflar tel tel hale getirilir.




Sonrasında uzunlamasına olacak şekilde avuç içine yayılır ve alt kısmında bir miktar uzun bırakılır üst kısmı (kadayıf torbası-bütün kadayıflar) koparılmadan sarılmaya başlanır.





Kendini topladığı hissedildiğinde kadayıf yumağı tarafından koparılır ve aşağıdaki gibi kalın bir dolma görünümü alır.



4 yumurta genişce bir kap içinde iyice çırpılır. Ve kadayıf dolmaları bu yumurta içine bandırılır.




Yumurtanın içine daldırıp çıkardıktan sonra biz bi müddet boş bir kap içinde bekletmeyi tercih ettik.



Daha sonra iyice kızdırılmış bolca yağın içinde kadayıf dolmaları 3-4 dakika kadar kızartılır.





Kızarınca aşağıda ki gibi bir görüntü alıyor, ben yememek için kendimi zor tuttum :)






Hmm bu arada bir püf nokta daha var, mümkünse şerbeti kadayıf dolmalarını kızartmaya başlamadan önce, hazırlayın ve soğuması için bekletin çünkü kadayıf dolmaları sıcak, şerbet ise soğuk olucak.




Bütün kadayıf dolmaları için bu işlemi tekrarlayın. Yarım kg kadayıftan biz yaklaşık 20 tane kadayıf dolması çıkardık. Bu da yaklaşık olarak 8-10 kişilik oluyor demek.





En sonunda kadayıf dolmaları azcık ılık şekildeyken, yanına kaymak ve ceviz parçası koyup. Servis yapın...




Afiyet bal şeker lop lop et olsun ...:)


En sonunda ablamla yaptığımız kritik sonucunda, dolmalar sarılırken, cevizin yanına tarçın ve şeker koyulursa sanki daha güzel olacağı kanısına vardık. Biz bi daha ki sefer öyle deneyeceğiz. Siz de deniyebilirsiniz...