25 Temmuz 2012 Çarşamba

Serkan Söğüt ve Murat Cengiz'in Afrika Maceraları Sürüyor...


“Hello Afrika” iki motosikletli maceraperestin İstanbul’dan başlayarak, Afrika kıtasını boydan boya geçip Cape Town’da sonlanacak olan yolculuk  projesi.  

Serkan Söğüt kendi işine 100 gün ara verdi, Murat Cengiz yıllardır çalıştığı bankadan ücretsiz izin aldı. Onlar hayallerinin peşinden 100 günlük bir yolculuğa çıkmak için yanlarına sadece motosikletlerini aldı.

100 günde 15.000 kilometre yol yapacak olan bu iki maceraperest, kendileri gibi maceraperestlere ve keşfetmeyi sevenlere yol göstermeyi, ilham olmayı hedefliyor. “Hedefimiz bizi takip edenlere, motosiklet sevgisini ve ruhunu aşılamak, bilmedikleri yerleri korkulur olmaktan çıkarmak.” diyorlar.

24 Haziran 2012’de başlayan yolculuğun tam bitiş tarihi henüz belli değil. Zira hergün farklı bir sürprizle karşılaşıp zaman planlarında sarkmalar yaşayabiliyorlar.

“Hello Afrika” aynı zamanda bir sosyal medya belgeseli. Gün gün yaşadıklarını Facebook  ve Twitter sayfalarından yayınlayan gezginler, haftada ortalama 35.000 ila 40.000 kişiye paylaşımlarını ulaştırıyorlar.

Sadece gezmek değil, gezdikleri yerleri, gördüklerini de mümkün olduğunca çok kişiye ulaştırmak isteyen gezginlerden Serkan Söğüt felsefelerini şöyle açıklıyor: “Gezmek demek farklı kültürleri tanımak demek. İlginç coğrafyaları keşfetmek, dünyada ne kadar farklı yaşam şekilleri olduğunu görmek, yeni kültürlerle tanışmak demek. Kısacası gezmek demek dünyayı tanımak demek. Hello Afrika projesini mümkün olduğunca çok kişi ile paylaşarak, takipçilerimizde dünyanın farklı coğrafyalarına yönelik merakını uyandırmayı amaçlıyoruz.”

19 Ocak 2012 Perşembe

Maşukiye...

Herkese Merhaba;

Bu akşam sizlere Kocaeli'nin Maşukiye'sinden bahsedeceğim. Maşukiye ismi gereğince popüler ama aslında ilçe olarak Kartepe'ye bağlı bir yer.

Ben de adını sıkça duydum ama daha önce hiç gitme fırsatım olmamıştı. Aslında gönlüm yine gitmeye razı değildi ama kendimce verdiğim bir fatiha sözüm vardı, Sakarya'dan dönerken yolumuzun üstü diye uğrayayım, bu borcumu ödemek istedim. 





Gidip görmemek olmazdı, gittim gördüm, hep kır restorantlarından, köy kahvaltılarından bahsederlerdi ama ben gittiğimde kar vardı ve emin olun kar da en az bahar kadar yakışıyor olmalıydı. Temiz havalı yerler beni hep rahatlatmıştır. Ben çok kısa kaldım ama eğer fırsatınız olursa muhakkak Kırkpınar Maşukiye hattına bir hafta sonu kaçamağı yapın. Gerçekten rahatlayacaksınızdır.

28 Ağustos 2011 Pazar

İzmir, Sirince, Kabak Cicegi Dolmasi, Gözleme

Şirince  İzmir'in ve ülkemizin en güzel yerlerinden biri. Bakış gibi işlenmiş evler, ve doğal güzelliğiyle görülesi bir köy. Evlerin mimari yapısı Safranbolu  evlerini andırmıyor dersem yalan olur. Şirince evleri kadar şaraplarıyla da ünlü. Ama maalesef ben alkol kullanmadığım için o şaraplardan size bahsedemeyeceğim ama gidip gördüğünüz zaman anlayacaksınız ki şarapcılık Şirince için önemli bir geçim kaynağı. Ama lokantacılık ve pansiyonculukta en az onun kadar önemli Şirinceliler için.


Yerken tadına doyamayacağınız enfes yemekleri ile birer kır restoranı güzelliği ve rahatlığı içinde olan onlarca mekan var. Yukarda gördüğünüz fotoğraf kabak çiceği dolması, Ege'nin en önemli lezzetlerinden bitanesi ve inanın tadı doyulamayacak kadar güzel ve lezzetli.


Kabak Çiceği dolmasının yanına sıcak sıcak bir gözleme, eğer mevsimiyse bir salata bir de ayran söyleyerek midenize bir ziyafet çekebilirsiniz. Eğer ben bunlarla doymam diyorsanız çayın yanına muhakkak ki ev baklavası söylemelisiniz. (Ortalama hesap kişi başı 20 TL)

Şirince İzmir'in Aydın tarafında kalıyor. Şirince'ye gitmek için otogardan Selçuk arabalarına binebilir (15 TL) ya da Halkapınar tren istasyonunda trene (4 TL) binebilirsiniz. İkiside ortala 1- 1,5 saat arasında gidiyor. Eğer aracınızla gidecekseniz Aydın istikametine giderken zaten Selçuk tabelalarını görürsünüz onları takip edip daha sonra Şirince tabelasından içeri girip çok güzel bir yolu takip edip Şirince'ye ulaşacaksınız.

Ne diyeyim umarım bir gün sizin de gidip görme, görüp gezme şansınız olur.