24 Temmuz 2009 Cuma

Pegasus Havayolları Kış uçuş kampanyası

Şimdi seyahat etmek için mecburi olarak bir taşıma aracından yararlanmak zorundayız, ister karayolu, ister denizyolu, ister havayolu, istersek demiryolu son yıllarda ülkemizde bu ulaşım yollarının neredeyse hepsinde bir teknolojik gelişme ve ucuzlama oldu. Devletin ilk önce özel havayollarına izin vermesi, bunun ardından otobüs firmalarının yaptığı kampanyalar akabinde yapılmaya başlanan hızlı tren yolu projeleri. Umuyorum ki gelecek 10 yıl içinde çok rahat ve gelişmiş ülkeler düzeyinde ulaşım ağlarına sahip olacağız. Şimdi konumuza gelelim, Pegasus Airlines benim son 2yılda çok sık kullandığım bir firma. Eğer uçak biletinizi 20-25gün öncesinden alırsanız otobüs firmalarına yakın bir fiyattan hatta çogu zaman onlardan ucuza yolculuk edebiliyorsunuz. Mesela İzmir- İstanbul arası otobüsle 8 saat ve otobüs bilet fiyatı 40 tl (-+ 5tl) uçak bilet fiyatıda eğer benim dediğim gibi alınırsa vergilerle birlikte 39tl ye geliyor ama 1 saat içerisinde İstanbul'da oluyorsunuz. Bu yüzden benim temennim bir an önce özel havayollarının bunu takiben hızlı tren ağlarının gelişmesinden yana.


Az önce mail kutuma Pegasus Airlines'tan bir mail düştü ve ben de bunu sizinle paylaşmak istedim. Pegasus Kış Uçuş tarifesi ile, 20tl ye uçma fırsatı bence güzel kampanya.


Resmin üstüne tıklayarak büyültebilirsiniz, buna artı olarak;

' Bu Kış da Pegasus Moda!!!
Uçmanın en kolay yolu Pegasus,inanılmaz kış tarifesini* sunar. Tanesi 19.99 TL'den tam 100.000 koltuk!Biletinizi hemen şimdi alın, kış boyunca tüm yurtiçi hatlarda avantajlı uçun!49.99 TL'den satışa açılacak Kıbrıs Kış Tarifesi koltuklarınızı da hemen satın alın! * 24 Temmuz Cuma günü satışa açılacak kış tarifemiz 25 Ekim 2009 - 27 Mart 2010 tarihleri arasında geçerlidir. Kampanya biletleri kontenjanla sınırlıdır.' diye bir açıklama var mail içinde.

Daha fazla bilgi almak için Firmasnın internet sitesini ziyaret edebilirsiniz: TIKLAYINIZ

Tadılması mecburi bir lezzet; Laz Böreği

Bu blogun gezelim-görelim kısmı olduğu kadar nerede ne yenmelidir, yöresel tatlar gibisinden bir bölümü daha olacak, ama bunların haricinde pek dallandırıp budaklandırmayı istemiyorum işin doğrusu. Blogumun gezmeli-görmeli ilk yazısı Kastamonu Ilgaz Dağı hakkında olmuştu. Lezzet avcılığı bölümümüzün ilk yazısı ise Laz Böreği oldu. Ben aslında böreklerin laz,kürt,çerkez,boşnak gibi ayrılmasına karşıyım, hepsi bizim :) ama kültürel ve bölgesel farklılıklar ister istemez insanların damak zevklerinde de farklılıklar yaratıyor.


Laz Böreğini ben geçen hafta hayatımda ilk kez yedim. Öncelikle bu böreğin şerbetli bir tatlı olduğunu bilmelisiniz. Peki eyvallah, Derseniz ne farkı var? İşte buradan bakınca aynen baklava gibi duruyor. Aynen öyle, emin olun bir çok özellik bakımından aynı baklava gibi. Biraz büyük dilim bi baklava düşünün, hatta şöbiyet düşünün.
Ben bu tatlının tadına 2 farklı mekanda baktım;
ilk tadına baktığım yer, İstanbul-Ankara yolu üzerinde ki Berceste dinlenme tesisleridir. Yukarıdaki fotoğraftaki laz böreğide oraya aittir (dondurmayı ve cevizleri evde ben ekledim ). Çok ince açılmış yaklaşık 40 kattan ibaret bir baklavamsı bir tat, içinde çok hafif bir kaymak var, ve burnunuzu muhteşem bi nişaşta kokusu geliyor. Gerçekten yenilesi bir tat. Öyle ki, Ankara'ya doğru giderken, yemek molasında 1 porsiyon yedim (dondurmasız olarak 5 tl), ama dönüşte özellikle orada durup 1kg (kg fiyatı 20 tl ve 8 adet laz böreği giriyor) aldım. O kadar güzeldi anlayacağınız.
Ama İstanbul'a geldikten sonra, İstanbul-Şile yolu üzerinde Bizim Ev restaurant diye bir yerde, tekrardan aynı tatlıdan yedim, ama önceki yediğimle arasında hem tat, hem içerik bakımından fark vardı. Bizim Ev restaurantta yediğim tatlının içinde kaymak yerine sütlü puding tarzı bir şey vardı ve çok ağırdı. Ttalıyı yiyemeyip yarım bıraktım.
Ve şu an kararsız durumdayım acaba hangisi gerçek laz böreği diye. Ama ne olursa olsun, eğer İstanbul- Ankara yolunu kullanıyorsanız ve Berceste dinlenme tesislerinde mola verirseniz, bence orada Laz Böreğinin tadına bir bakmanızı şiddetle tavsiye ederim.
Saygı ve Selamlarımla

21 Temmuz 2009 Salı

Adını çiçekten alan nakış gibi bir şehir - Safranbolu



Safranbolu, güzel Anadolu'muzun en güzel kentlerinden biri, adını aldığı Safran çiçeğinden esinlenilerek adeta kanaviçe gibi işlenmiş. Atalarımızın, Anadolu insanımızın, zevkini, aile yapısını, komşu ilişkilerini, şehircilik anlayışını, yaşantısını en ince ayrıntısına kadar gösteriyor. Şu an ki güzelliği, yapısal özellikleri O'nun tarihte ne kadar önemli bir yerleşim alanı olduğunu gösteriyor bize. Hatta bu özelliklerinden dolayı şu an da UNESCO tarafından dünya koruma mirası içine alınmış durumda.


Ben de bir vesile geçtiğimiz hafta içinde bu güzeller güzeli mekana gitme şansını elde ettim. Yaz günü, kumsal boylarına gitmek, havuz başında serinlemek varken bizim yaptığımız da iş mi şimdi değil mi? Ama emin olun gittiğinize kesinlikle pişman olmayacağınız bir yer Safranbolu. Şu an ikiye ayrılmış durumda, yeni ve eski Safranbolu, yeni Safranbolu bildiğimiz bir şehir, trafiğin, her türlü dükkanın, üniversitenin olduğu, ama eski Safranbolu, tarihini dokusunu şu gün hala korumakta, eski konaklarıyla, çarşılarıyla, sokaklarıyla, insanlarının sıcaklığıyla.


Biz Safranbolu gezimize Hıdırlık Tepesinden başladık, Hıdırlık denilen yer, eski Safranbolu'yu tepeden net olarak görebileceğiniz, çok güzel bir seyir tepesi, içeri giriş 2,5tl (bir içecek dahil). Kafe ve seyir hizmeti veriyor, içerisinde tarihin önemli zatlarından sayılan kişilerin türbeleri ve 1-2 tarihi eser var. Asma balkona oturup, saatlerce çay içip sohbet etmek, ve Safranbolu'yu izlemek eminim ki büyük zevktir.


Bu yanda fotoğrafınızı gördüğünüz çiçek, işte Safranbolu'ya adını veren Safran bitkisinin heykeli. Bu bitkinin kullanılabilir halinin içinde 142 çeşit daha çiçek özü ve bitki varmış ve bugün kü kilogram fiyatı tam tamına 15.000 tl yani eski parayla 15 milyar lira ve gram üzerinden satın alıyorsunuz. Bir çok alanda kullanılabilir durumda, ama Safranbolu'ya gittiğinizde genel olarak, safran lokumunu, safranlı çayı, ve safrandan yapılan bir çeşit tatlı olan Zerde içinde Safranı görebiliyorsunuz, bununla birlikte minik poşetler için 1 gr'mı 15tl olmak üzere satın alabilme ihtimaliniz var.

















Bu iki fotoğrafta gördüğünüz şeyler ise, biri Safran ile ilgili her şeyi bulabileceğiniz Safran Çiçeği adlı dükkan, diğeri ise, babannemin biz çocukken çok yaptığı genellikle biz de sünnet, nişan gibi özel günlerde yapılan, yapı itibari ile sütlaç'ı andıran bir tatlı olan Zerde tatlısı.




Şimdi her şeyi bir köşeye bırakalım ve şöyle bir konakta yaşadığımızı hayal edelim. Düşünsenize 3-4katlı bir konak, 20'ye yakın oda, tüm çocuklarınızla hatta torunlarınızla aynı evi paylaşıyorsunuz, tüm örtüler, bembeyaz, her şey el işi, özel sohbet odalarınız var, ve kesinlikle ses bir odadan diğer odaya gitmiyor, neredeyse 150yıllık bir ev, her odanın kendine özel banyosu, tuvalti, her oda güneş ışığını eşit alacak, ve bayan erkek çoluk çocuk rahatsız olmayacak şekilde dizayn edilmiş. Size şöyle bir şey desem acaba inanır mısınız? Safranbolu'da bütün evler birbirinin güneşini ve manzarasınız kesmeyecek, komşuyu rahatsız etmeyecek şekilde imar edilmiş. Sizce bu nasıl bir hoşgörüdür. Bence muhteşem. Atalarımız ve Anadolu'da her dönem içinde yaşayan insanlar ne kadar zevkli ve düşüncelilermiş.


Şimdi gelelim bazı ne yapılmalı sorularına? Safranbolu'ya nasıl gidibilir? Biz Safranbolu'ya Kastamonu üzerinden geldik, dönüşte Sinop üzerinden İstanbula geri döndük, yol gerçekten güzel, bu ara biraz yol bakımları olsa da rahat gidip gelebilirsiniz iki yol üzerinden de.

1- Safranbolu bugün eski evleriyle olduğu kadar lokumuyla dünyaya ün salmış bir kentimiz. Çarşıdaki konakların çoğu tarihi lokumcu dükkanları ve gezi odalarına sahipler. Bunlardan birine girip, hem lokum alabilir, hem Safranbolu tanıtım filimlerini izleyebilir, hem klasik Safranbolu evini görebilirisiniz. Bunlar içinde benim size tavsiye edebileceğim. İmren lokumculuk. Belki işleri bu ama gerçekten çok misafirperverler. Lokum almayı unutmayın.

2-Hemen merkezinde Cinci Han Kervan Sarayı var, hamamıyla,lokantasıyla,çarşısıyla bugün halen hizmette ve giitiğiniz zaman ilk göreceğiniz yerlerin başında gelmeli. Ziyaret etmeyi unutmayın.

3-Safranbolu'nun kendine has bağlar gazozu ve Safranbolu simiti var tatlarına muhakak bakın.

4- Karnınız açıktıysa, gerek cinci han içinde gerekse eski çarşı içinde bu ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Benim tavsiyem, merkez lokantası, köftesinin tadına bakmalısınız.

5- Hıdırlık tepesinin tam karşısında, yine Safranbolu'yu tepeden görebileceğiniz, eski hükümet konağı, bugünün kültür ve şehir müzesi var, hem Safranbolu'yu farklı bir açıdan görmek hem müzeyi görmek için buraya uğrayayın.

6-Eğer gerçek bir konak görmek istiyorsanız, Mümtazlar Konağına gidilmeli, nargile ve türk kahvesi keyfi yapılmalı.

7- Safranbolu'nun yaklaşık 10km gerisinde, şu an ülkemizdeki koruma altındaki 2 köyden biri olan Yörük Köyü ziyaret edilmeli. Benim bu köydeki tavsiyem, Sipahioğlu Konağı (gezi evi).

8-Eğer daha eski bir tarih meraknız varsa, Safrabolu yakınlarındaki Eskipazar ilçesinde de Hadrianapolis antik kenti mevcut, eğer şartlarınız müsaitse bence görülmesi lazım.

Ben de bunların hepsinin fotoğrafları var aslında, ama hepsini buraya ekleyip, sizi Safranbolu'ya doyurmak istemiyorum, azcık merak edin ki, gidip görün :) elbet bu yazının altına, gerek Safranbolu'lular gerekse daha önce oraya gitmiş insanlar yada yetkiler yorumlar yazacaklar benim görmediğim duymadığım gitmediğim noktaları yazacaklar, işte o zaman benim yazım tamamlanmış olacak. Ben Safranbolu'ya kendi adıma 10 puan veriyorum ve hepinizin bir gün muhakkak bir şekilde oraya uğramasını tavsiye ediyorum. Saygı ve selamlarımla

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Kastamonu - Ilgaz Mountain Resort

Kastamonu güzel Anadolumunuzun en güzel şehirlerinden biri. Bugün sahip olduğu güzellikler tarihte de neden önemli olduğunun sanki birer kanıtı. Ben bu sene ikinci kez, Kastamonu'ya gitme sansını elde ettim, geçen sene Abana'ya gitmiştim bu sene ise, ilkokuldayken bizlere marşının söyletildiği Ilgaz Dağına gitme fırsatı buldum. İçinizde bu marşı bilmeyen var mı? Ilgaz Anadolu'nun sen yüce bir dağısın... Aynen öyle, Ilgaz gerek doğasıyla gerçekten Anadolu'nun yüce bir dağı. Ilgaz Dağı'nın tepe noktası, Ilgaz Milli Parkı olarak koruma altında, ve Ilgaz Mountain Resort ve Ankara Üniversitesi Örsem, ve Dağcılık Federasyonu'nun sosyal tesislerine sahip. Ben bu tesisler içinde bulunan Ilgaz Mountain Resort'ta kaldım.





Çam ormanının içerisine gerçekten şiir gibi işlenmiş bir tesis burası. Ben geçtiğimiz hafta içinde buradaydım, yaklaşık olarak Temmuz ortasında 15-18derece aralığında bir sıcaklık vardı ve İstanbul'un o baskıcı halinden eser yoktu. Mis gibi çam havasıyla ciğerlerimizi doldurduk. 3-4 akşam da olsa sıcaktan bunalmadan hatta üzerimize battaniye alarak uyuduk. Bu tesis 2 katlı villalar ve bu villaların içinde bulunan apart dairelerden ibaret. Tabi ki soayal tesisleri de var.Restaurnt, havuz, oyun salonlar gibi.






Sisli ve her an yağacakmış gibi bekleyen bir hava, iliklerinize kadar işleyen muhteşem çam kokusu. Niye burası mı? Yani yaz mevsiminde herkes sahil boylarına inerken niye Kastamonu - Ilgaz Dağı? Açıkcası ben şu aşamada ailemle tatile çıkıyorum ve onların yeterince genç olduklarını söyleyemem, biz de bir çok sesiz sakin sahil beldesine tatile gittik, ama yine de buraların kendine has bir cekiliği var, sıcaktan mıyışmak yerine, sahilde güneş altında yanmak, geceleri otel odasında klimaya rağmen uyuyamanın yerine bize daha cazip geldi açıkcası.




'Doğayı iliklerine kadar içine çekmek' bu olsa gerek. Yukarda da yazdım burası apart dairelerden oluşuyor, Devremülk sistemi de var benim bildiğim. Daireler 3 kişi için dizayn edilmiş ama 4. bir kişinin kalma imkanı var. Dairenin içinde komple bir mutfak var, yemek yapmak isteyenler için. Ama tatile geldik canım bir de yemek mi pişireceğiz diyenler için, dairenin gecelik maliyeti 300tl civarında. Garipsediğim nokta ise, bu fiyatın içine sabah öğle akşam yemek dahil iken, öğle ve akşam yemeklerinde içilen kola ve benzeri içecekler için para almaları. Böyle bir tesis için bence böyle küçük hesaplar yapılmaması lazım. Tesis İstanbul'dan yaklaşık 600km uzaklıkta, ama buna rağmen yol güzel olduğu için çok yorulmuyorsunuz. Doğa yürüyüşlerini seven insanlar için ideal, kışın da kış sporlarının hepsinin yapılma imkanı var. Artı olarak jandarma koruma bölgesi dahilinde güvenli bir alan :) Şimdi son cümleleri mi buraya eklerken, bana bir kez daha gider misin diye sorsrsanız, aslında hayır derim, ama gittiğine pişman mısın derseniz buna da hayır derim. Hayatta bir kez dahi olsa görülesi, havası ciğerlere çekilesi bir yer, Karadeniz turuna çıkma planınız varsa, hiç yoktan yoldan geçerken Ilgaz Milli Parkına bir girip görmek gerekir.
Aşağıda gördüğünüz son fotoğraflar ise, Biri Kurtuluş Savaşımız esnasında, Anadolu'nun adının nereden geldiğini gösteren Yüce Türk kadınlarından biri olan, Şehit Şerife Bacı, diğeri ise Kastamonu ve İnegöl'ün simgelerinden olan Karadeniz takası.
Saygı ve Selamlarımla




Bu blog neden açıldı???

Geztiğimiz günlerde bir gezi blogu açmaya karar vermiştim, ve bu niyetle bu siteyi açtım. Tabi öncelikli bilinmesi gereken konu ben bir gezgin değil öğrenciyim, ama gidip gördüğüm yerleri nacizane buradan paylaşmak, benden daha önce gidenlerle tecrübe birikiminde buluşmak, benden sonra gidecekler içinse az da olsa ön bilgi verme amacındayım. Çünkü tecrübe paylaşımının hayatımız içinde çok önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. Ben bir yere gitmeden önce muhakkak internette bir araştırma yapar, orada ne yapılır, ne yenilir- içilir, en kısa yoldan nasıl gidilir, en önemlisi orada vakit kaybetmemden çok en fazla verimi nasıl alabilirim onu araştırırım. Bu araştırmaları yaparken de turizm acenta vb sitelerden çok bloglardan, sosyal paylaşım ağlarından yararlanırım, çünkü onlar reklam yapmak amacından çok tecrübe ve birikim paylaşım amacındalardır. İşte ben de bu niyetle bu siteyi açmak, gezdiğim gördüğüm yerler hakkında az da olsa bilgi paylaşımında bulunmak istedim. Umarım buraya yazacaklarım sizlerin beğenilerine hitap eder ve işinize yarar. Hayatınızın her anının unutamadığınız bir tatil gecesi gibi geçmesi dileklerimle..

Saygı ve selamlarımla,

7 Temmuz 2009 Salı

Merhaba Dünya..

Evet arkadaşlar malumunuz öğrenciler olarak yaz dönemindeyiz, bu yaz tatilimi staj yerine kendime ayırdım, ve şu aşamada 12 temmuzun akabini beklemekteyim. 12 temmuzdan sonra, bu platform üzerinden gittiğim gezdiğim gördüğüm tüm notaların bilgilerinizi sizlerle paylaşacağım... Beni bekleyin olur mu? :)