6 Mart 2016 Pazar

Turizmin Bugünü ve Geleceği; Analogdan Dijital Çağa Geçiş Toplantısı Sonuç Bildirgesi

SONUÇ BİLDİRGESİ

Ağır bir bunalımın eşiğinde olan Türk turizminin geleceği “antik çağın en önemli üç kehanet merkezinden" birine ev sahipliği  yapan Didim'de tartışıldı. Didim Belediyesi adına Turizm Araştırmaları Derneği (TURAD)'ın katkılarıyla  5 Mart 2016  Cumartesi günü gerçekleştirilen  toplantıda, sektör sorunları ve dünyadaki gelişmeler, geleceği tasarlayacak bir yaklaşımla ele alındı. Dönemsel değil yapısal çözümlerin masaya yatırıldığı  “Turizmin Bugünü ve Geleceği; Analogdan Dijital Çağa Geçiş” başlıklı toplantının sonunda bir sonuç bildirgesi yayımlandı.

Turizmin geleceğine ışık tutacak önemli bir toplantıya ev sahipliği yapmaktan ötürü duyduğu mutluluğu belirten Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay “Akılcı düşüncenin ve felsefenin temellerinin atıldığı Didim’de; bu sefer, Türk turizmini geleceğe taşıyacak akılcı çözümleri konuşacağız. Çözüm yolculuğu için Didim’den yola çıkıyoruz. İhtiyacımız olan; değerlerin ön plana çıktığı kalıcı çözümlere ulaşmak ve uygulamak” dedi.


Sonuç bildirgesini basınla paylaşan TURAD Başkanı Bahattin Yücel, çıkış yolu olarak görülen  “İş Geliştirme Odaklı Kriz Yönetim” yaklaşımını açıkladı ve turizm sektörünü krizden çıkaracak temel adımları; Markalaşma ve Sürdürülebilirlik, Dijitalleşme ve Mobilite, Ulusal Turizm Veri Tabanı oluşturmak olarak özetledi.

1.       TÜRKİYE’DE DURUM

Mevcut Durum: Sorunu da yeni nesil çözümleri de görmezden geliyoruz
Dünyada her yıl 1 milyarın üzerinde insan seyahat ediyor ve 1.2 trilyon dolarlık dev bir pazar oluşturuyor. Bu büyük pazarın %70’ini hala Akdeniz ülkelerine seyahat oluştururken, Çin ve Hindistan’ın ciddi bir atağa kalkması bekleniyor. Dünyada bölgesel sıkıntılar yaşansa da 700 bin yatağı bulunan ve sadece yaz turizmine odaklanan Türkiye bugün, uzun yıllardır beklenen krizin tam içinde yer alıyor. Bugüne değil geleceğe odaklanmalı ve köklü çözümlere imza atmalıyız. Sektörde alışkın olduklarımızdan çok başka şeyler oluyor: Kitle turizminin bitmesine paralel aracılık devre dışı kalırken; tüketici, hizmet üretimine doğrudan ulaşabilir hale geliyor. 2016 yılı ve sonrası için artık iyi analiz etmemiz gereken yeni bir gezgin profili ve onun dijital çağa entegre olan yeni seyahat alışkanlıkları var. 


1.1 Olumlu Yanlarımız :
·         Tesisler Akdeniz’deki rakiplere oranla  yeni ve niteliklidir.
·         Mevcut yatak ve TC  bayraklı yolcu uçaklarının koltuk sayıları dünya ölçeğinde  önemli bir potansiyel ifade etmektedir.
·         AB, Orta Doğu, Körfez  ve Rusya’ya olan uçuş uzaklığı en büyük  avantaj sağlamaktadır.
·         Nitelikli personel sayımız yüksektir.
Doğal, tarihi, kültürel ve arkeolojik varlıklar çevredeki rakiplerle kıyaslanmayacak kadar zengindir.
·         Farklı bölgesel özellikler iyi planlandığı takdirde, pazarlamada avantaj sağlayacaktır.
·         Havalimanlarının toplam  kapasitesi ve uçakla seyahat eden Türk vatandaşlarının sayılarındaki artış tatmin edici ölçülerdedir.
·         Her yıl  1,5 Milyon TC vatandaşının tatil ve seyahat amaçlı yurtdışına çıktığı gözlenmektedir.
·         Ekonomideki büyüme Anadolu illerinde nitelikli yatak kapasitesinin artmasına yol açmıştır.
·         Duble yollar şehirler arası karayoluyla seyahati kolaylaştırmış, bu nedenle kültür turizmi potansiyeli artmıştır.

1.2 Olumsuzluklar :
·         2016 yılına girerken baş gösteren kriz; tahminlerimizin ötesinde ağırlaşabilir.
·         Krizin temel nedeni; tek başına Rusya ile yaşadığımız gerginlik değildir. Rusya dışı pazarlardaki potansiyel kaybı 2015 yılında da sürmüştür.
·         Pazarlama ve satışta başvurulan ağırlıklı  yöntem; fiyat düşürerek talebi artırmaktır.
·         Yurtdışı ve yurtiçi pazarlamada konvansiyonel yöntemlerden yararlanılmaktadır.
·         Kıyı bandındaki tesislerinin pazarlama ve satışı, ağırlıklı olarak 15 tur operatörünün tekelindedir.
·         Bu durumun en somut göstergesi; turist girişlerinde dünyada 6. ya da 7. sırada yer alınırken, gelir sıralamasında 12. sıraya düşülmesidir.
·         En fazla turist alan tatil merkezlerindeki; Antalya, Dalaman ve Bodrum havalimanlarından  pazar ülkelere 12 ay süreyle tarifeli uçuş düzenlenmemektedir.
·         Dalaman ve Bodrum havalimanlarının yıllık kapasite kullanım oranları %30’un altındadır.
·         Yatak kapasitemizin %70’i güneş, deniz ve kum ağırlıklı kıyı tatiline göre tasarlanmıştır.
·         Giderek azalan talep, yıllık doluluk oranlarını düşürmekte, işletmelerin karlılıkları azalmaktadır.
·         Kıyı bandındaki bölgelerde çalışanların çoğunluğu, her sezon bitiminde işlerinden çıkarılmaktadır.
·         Her yıl yaklaşık 70 bin öğrenci, turizm alanında eğitim veren yüksek okul ya da fakültelerden mezun olmakta; bunların sadece %20’si, sektörde doğrudan iş bulabilmektedir.
·         Benzer durum yiyecek-içecek hizmeti sunan küçük işletmeler için de söz konusudur. Kısa ömürlü işletmeler, sık el değiştirmektedir.
·         Gıda güvenliği ve uluslararası hizmet standartları, yeterli ölçülerde sağlanamamaktadır.
·         Tatil yörelerinde çoğu ithal taklit ürünler satılmakta, yöre için turizmden beklenen ekonomik fayda elde edilememektedir.
·         Türkiye’nin bölgesel farklılıklarını öne çıkaran markalaşma süreci başlatılamamıştır.
·         Kişi başına düşen gelir azalmaktadır.


2. DÜNYADA DURUM
·         Bireysel seyahat edenlerin oranları, her yıl istikrarlı bir biçimde artmaktadır.
·         Online rezervasyon ve satışların artışı, tur operatörlerinin pazar payını daraltmaktadır.
·      Mobil araçlarla yapılan rezervasyonlar, 2019 yılında (200 Milyar Dolar) toplam online satışların  % 22,5’ine ulaşacaktır.
·         Uygun fiyatlı taşıyıcıların piyasaya girmeleriyle, tarifeli uçuşlar gezi ve tatil pazarındaki tarifesiz (charter) uçuşların payını düşürmektedir.
·         Uzun mesafe uçuşlarının pazardaki payı artmaktadır.
·         İşletme, Bölge ve Ülkesel bazda markalaşma, bireysel tüketicinin tercihlerini etkilemektedir.
·         Off-Shore çalışarak vergi kolaylığı sağlayan merkezi rezervasyon ağları, zincirler dışındaki markalaşmamış işletmelerin satışlarından yüksek oranlı pay alarak-en düşük fiyat garantisi+ % 25 Komisyon- pazar hakimiyeti kurmaktadırlar.
·         Merkezi rezervasyon ağları etkileri altındaki referans siteleri aracılığıyla, doğrudan tanıtım işlevini de üstlenmektedirler.

3. TÜRKİYE NE YAPMALI ?
·         Bölgesel özelliklerin uluslararası standartlara uygun hale getirilerek markalaşmanın sağlanması,
·         Uluslararası rezervasyon ağlarına katılmak ana hedefiyle; online satışlara imkan verecek bir “Ulusal Veri Tabanı” oluşumu desteklenerek, online satışların özendirilmesi,
·         Düzenli pazar araştırmaları ile tüketici profilinin oluşturulması ve pazar istekleri doğrultusunda ürün geliştirilmesi,
·         Antalya-Dalaman ve Bodrum havalimanlarından Almanya, İngiltere, Benelüks, İskandinavya, Körfez, Orta Doğu, Balkanlar ve Rusya’daki havalimanlarına 12 aylık tarifeli seferlerin düzenlenmesi
·         Uluslararası fuarlarda, Türkiye’den katılım varsa bir Türkiye tanıtım standı da kurulması, "alıcı" konumundaki insanlara doğrudan ulaşılabilmesi hedeflenmelidir.

4. TURİZMDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ve MARKALAŞMA
Geçtiğimiz 2015 sezonunda Rus ekonomisindeki gerileme ile yoğunlaşan olumsuzluklar, iletişim alanındaki baş döndürücü gelişmelerin etkisiyle Türk Turizm Sektörü’nü sıkıntılı bir döneme soktu.
Konvansiyonel yöntemlerle kitle turizmi yapan büyük operatörlerin pazar paylarındaki önlenemeyen düşüşler, düşük maliyetli havayolu şirketlerinin hızla büyümeleri, farklı bir tüketici profilinin ortaya çıkmasına neden oldu.
Internet ortamında; hızlı, karşılaştırma imkanı veren, neredeyse sınırsız bilgiye ulaşma kolaylığına erişen tüketici; toptancı operatörlerin sağladıklarından daha avantajlı şartlarda  doğrudan satın alma  yapmaya başladı.

Örnek vermek gerekirse; 2014 yılında toplam on-line satışların % 12,5 (=96,5 Milyar USD) mobil iletişim araçları üzerinden gerçekleşti. Bu oranın önümüzdeki 3 yılda % 22,5 olması bekleniyor.
Bu ortamda; güvenilir hizmet arayan yeni tüketicilerin, haklarını güvence altında alabilecekleri bölgelere gitmek isteyecekleri bir döneme giriliyor.
Doğal olarak Uluslararası normlara göre ölçülerek değerlendirilen; lokanta, otel, café, bar gibi hizmet üniteleri, yerel ölçekte  bir markalaşma hareketinin başlamasına ortam hazırlıyorlar.
Bu gelişmelerin alışılagelmiş konvansiyonel satışları geriletmesi, kaçınılmaz olarak Türk Turizm Sektörünü de etkilemektedir. Bu yüzden uğrayacağımız pazar kaybının yol açacağı muhtemel zararı en aza indirmek  için "İş Geliştirme Odaklı Kriz Yönetimi" yaklaşımını hayata geçirmeye ihtiyaç duyulacağı rahatlıkla söylenebilir.

Rus pazarında karşılaştığımız olumsuzlukların etkilerini en aza indirmek ve uluslararası pazardaki satış ve pazarlama alanında ağırlığı hızla artan yeni kuşak teknolojilerden yararlanmak amacıyla, Markalaşma ve Yeni Kuşak Satış konularında, bilimsel araştırma ve incelemelere dayalı bir yapılanmaya acil destek sağlanmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder