SONUÇ BİLDİRGESİ
Ağır
bir bunalımın eşiğinde olan Türk turizminin geleceği “antik çağın en önemli üç kehanet merkezinden" birine ev
sahipliği yapan Didim'de tartışıldı. Didim Belediyesi adına Turizm
Araştırmaları Derneği (TURAD)'ın katkılarıyla 5 Mart 2016 Cumartesi günü
gerçekleştirilen toplantıda, sektör
sorunları ve dünyadaki gelişmeler, geleceği tasarlayacak bir yaklaşımla ele
alındı. Dönemsel değil yapısal çözümlerin masaya yatırıldığı “Turizmin Bugünü ve Geleceği; Analogdan Dijital Çağa Geçiş” başlıklı
toplantının sonunda bir sonuç bildirgesi yayımlandı.
Turizmin geleceğine
ışık tutacak önemli bir toplantıya ev sahipliği yapmaktan ötürü duyduğu
mutluluğu belirten Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay “Akılcı
düşüncenin ve felsefenin temellerinin atıldığı Didim’de; bu sefer, Türk
turizmini geleceğe taşıyacak akılcı çözümleri konuşacağız. Çözüm yolculuğu için Didim’den yola çıkıyoruz. İhtiyacımız olan; değerlerin ön plana çıktığı kalıcı çözümlere
ulaşmak ve uygulamak” dedi.
Sonuç bildirgesini
basınla paylaşan TURAD Başkanı Bahattin
Yücel, çıkış yolu olarak görülen “İş Geliştirme Odaklı Kriz Yönetim”
yaklaşımını açıkladı ve turizm sektörünü krizden çıkaracak temel adımları; Markalaşma ve Sürdürülebilirlik,
Dijitalleşme ve Mobilite, Ulusal Turizm Veri Tabanı oluşturmak olarak özetledi.
1.
TÜRKİYE’DE DURUM
Mevcut Durum: Sorunu da yeni nesil çözümleri de görmezden geliyoruz
Dünyada her yıl 1 milyarın
üzerinde insan seyahat ediyor ve 1.2 trilyon dolarlık dev bir pazar
oluşturuyor. Bu büyük pazarın %70’ini hala Akdeniz ülkelerine seyahat
oluştururken, Çin ve Hindistan’ın ciddi bir atağa kalkması bekleniyor. Dünyada
bölgesel sıkıntılar yaşansa da 700 bin yatağı bulunan ve sadece yaz turizmine
odaklanan Türkiye bugün, uzun yıllardır beklenen krizin tam içinde yer alıyor. Bugüne değil geleceğe odaklanmalı
ve köklü çözümlere imza atmalıyız. Sektörde alışkın olduklarımızdan çok başka
şeyler oluyor: Kitle turizminin bitmesine paralel aracılık devre dışı kalırken;
tüketici, hizmet üretimine doğrudan ulaşabilir hale geliyor. 2016 yılı ve
sonrası için artık iyi analiz etmemiz gereken yeni bir gezgin profili ve onun
dijital çağa entegre olan yeni seyahat alışkanlıkları var.
1.1 Olumlu Yanlarımız :
·
Tesisler Akdeniz’deki rakiplere oranla
yeni ve niteliklidir.
·
Mevcut yatak ve TC bayraklı yolcu
uçaklarının koltuk sayıları dünya ölçeğinde
önemli bir potansiyel ifade etmektedir.
·
AB, Orta Doğu, Körfez ve Rusya’ya
olan uçuş uzaklığı en büyük avantaj
sağlamaktadır.
·
Nitelikli personel sayımız yüksektir.
Doğal, tarihi, kültürel ve arkeolojik varlıklar çevredeki rakiplerle
kıyaslanmayacak kadar zengindir.
·
Farklı bölgesel özellikler iyi planlandığı takdirde, pazarlamada avantaj
sağlayacaktır.
·
Havalimanlarının toplam kapasitesi
ve uçakla seyahat eden Türk vatandaşlarının sayılarındaki artış tatmin edici
ölçülerdedir.
·
Her yıl 1,5 Milyon TC vatandaşının
tatil ve seyahat amaçlı yurtdışına çıktığı gözlenmektedir.
·
Ekonomideki büyüme Anadolu illerinde nitelikli yatak kapasitesinin
artmasına yol açmıştır.
·
Duble yollar şehirler arası karayoluyla seyahati kolaylaştırmış, bu nedenle
kültür turizmi potansiyeli artmıştır.
1.2 Olumsuzluklar :
·
2016 yılına girerken baş gösteren kriz; tahminlerimizin ötesinde
ağırlaşabilir.
·
Krizin temel nedeni; tek başına Rusya ile yaşadığımız gerginlik değildir.
Rusya dışı pazarlardaki potansiyel kaybı 2015 yılında da sürmüştür.
·
Pazarlama ve satışta başvurulan ağırlıklı
yöntem; fiyat düşürerek talebi artırmaktır.
·
Yurtdışı ve yurtiçi pazarlamada konvansiyonel yöntemlerden
yararlanılmaktadır.
·
Kıyı bandındaki tesislerinin pazarlama ve satışı, ağırlıklı olarak 15 tur operatörünün
tekelindedir.
·
Bu durumun en somut göstergesi; turist girişlerinde dünyada 6. ya da 7. sırada
yer alınırken, gelir sıralamasında 12. sıraya düşülmesidir.
·
En fazla turist alan tatil merkezlerindeki; Antalya, Dalaman ve Bodrum havalimanlarından pazar ülkelere 12 ay süreyle tarifeli uçuş
düzenlenmemektedir.
·
Dalaman ve Bodrum havalimanlarının yıllık kapasite kullanım oranları %30’un
altındadır.
·
Yatak kapasitemizin %70’i güneş, deniz ve kum ağırlıklı kıyı tatiline göre
tasarlanmıştır.
·
Giderek azalan talep, yıllık doluluk oranlarını düşürmekte, işletmelerin
karlılıkları azalmaktadır.
·
Kıyı bandındaki bölgelerde çalışanların çoğunluğu, her sezon bitiminde
işlerinden çıkarılmaktadır.
·
Her yıl yaklaşık 70 bin öğrenci, turizm alanında eğitim veren yüksek okul
ya da fakültelerden mezun olmakta; bunların sadece %20’si, sektörde doğrudan iş
bulabilmektedir.
·
Benzer durum yiyecek-içecek hizmeti sunan küçük işletmeler için de söz
konusudur. Kısa ömürlü işletmeler, sık el değiştirmektedir.
·
Gıda güvenliği ve uluslararası hizmet standartları, yeterli ölçülerde
sağlanamamaktadır.
·
Tatil yörelerinde çoğu ithal taklit ürünler satılmakta, yöre için turizmden
beklenen ekonomik fayda elde edilememektedir.
·
Türkiye’nin bölgesel farklılıklarını öne çıkaran markalaşma süreci
başlatılamamıştır.
·
Kişi başına düşen gelir azalmaktadır.
2. DÜNYADA DURUM
·
Bireysel seyahat edenlerin oranları, her yıl istikrarlı bir biçimde
artmaktadır.
·
Online rezervasyon ve satışların artışı, tur operatörlerinin pazar payını
daraltmaktadır.
· Mobil araçlarla yapılan rezervasyonlar, 2019 yılında (200 Milyar Dolar)
toplam online satışların % 22,5’ine
ulaşacaktır.
·
Uygun fiyatlı taşıyıcıların piyasaya girmeleriyle, tarifeli uçuşlar gezi ve
tatil pazarındaki tarifesiz (charter) uçuşların payını düşürmektedir.
·
Uzun mesafe uçuşlarının pazardaki payı artmaktadır.
·
İşletme, Bölge ve Ülkesel bazda markalaşma, bireysel tüketicinin
tercihlerini etkilemektedir.
·
Off-Shore çalışarak vergi kolaylığı sağlayan merkezi rezervasyon ağları, zincirler
dışındaki markalaşmamış işletmelerin satışlarından yüksek oranlı pay alarak-en düşük fiyat garantisi+ % 25 Komisyon-
pazar hakimiyeti kurmaktadırlar.
·
Merkezi rezervasyon ağları etkileri altındaki referans siteleri aracılığıyla,
doğrudan tanıtım işlevini de üstlenmektedirler.
3. TÜRKİYE NE YAPMALI ?
·
Bölgesel özelliklerin uluslararası standartlara uygun hale getirilerek
markalaşmanın sağlanması,
·
Uluslararası rezervasyon ağlarına katılmak ana hedefiyle; online satışlara
imkan verecek bir “Ulusal Veri Tabanı” oluşumu desteklenerek, online satışların
özendirilmesi,
·
Düzenli pazar araştırmaları ile tüketici profilinin oluşturulması ve pazar
istekleri doğrultusunda ürün geliştirilmesi,
·
Antalya-Dalaman ve Bodrum havalimanlarından Almanya, İngiltere, Benelüks, İskandinavya,
Körfez, Orta Doğu, Balkanlar ve Rusya’daki havalimanlarına 12 aylık tarifeli
seferlerin düzenlenmesi
·
Uluslararası fuarlarda, Türkiye’den katılım varsa bir Türkiye tanıtım
standı da kurulması, "alıcı" konumundaki insanlara doğrudan
ulaşılabilmesi hedeflenmelidir.
4. TURİZMDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ve MARKALAŞMA
Geçtiğimiz 2015 sezonunda Rus ekonomisindeki gerileme ile yoğunlaşan
olumsuzluklar, iletişim alanındaki baş döndürücü gelişmelerin etkisiyle Türk
Turizm Sektörü’nü sıkıntılı bir döneme soktu.
Konvansiyonel yöntemlerle kitle turizmi yapan büyük operatörlerin pazar
paylarındaki önlenemeyen düşüşler, düşük maliyetli havayolu şirketlerinin hızla
büyümeleri, farklı bir tüketici profilinin ortaya çıkmasına neden oldu.
Internet ortamında; hızlı, karşılaştırma imkanı veren, neredeyse sınırsız
bilgiye ulaşma kolaylığına erişen tüketici; toptancı operatörlerin
sağladıklarından daha avantajlı şartlarda
doğrudan satın alma yapmaya başladı.
Örnek vermek gerekirse; 2014 yılında toplam on-line satışların % 12,5
(=96,5 Milyar USD) mobil iletişim araçları üzerinden gerçekleşti. Bu oranın
önümüzdeki 3 yılda % 22,5 olması bekleniyor.
Bu ortamda; güvenilir hizmet arayan yeni tüketicilerin, haklarını güvence
altında alabilecekleri bölgelere gitmek isteyecekleri bir döneme giriliyor.
Doğal olarak Uluslararası normlara göre ölçülerek değerlendirilen; lokanta,
otel, café, bar gibi hizmet üniteleri, yerel ölçekte bir markalaşma hareketinin başlamasına ortam
hazırlıyorlar.
Bu gelişmelerin alışılagelmiş konvansiyonel satışları geriletmesi,
kaçınılmaz olarak Türk Turizm Sektörünü de etkilemektedir. Bu yüzden
uğrayacağımız pazar kaybının yol açacağı muhtemel zararı en aza indirmek için "İş
Geliştirme Odaklı Kriz Yönetimi" yaklaşımını hayata geçirmeye ihtiyaç
duyulacağı rahatlıkla söylenebilir.
Rus pazarında karşılaştığımız olumsuzlukların etkilerini en aza indirmek ve
uluslararası pazardaki satış ve pazarlama alanında ağırlığı hızla artan yeni
kuşak teknolojilerden yararlanmak amacıyla, Markalaşma ve Yeni Kuşak Satış konularında, bilimsel araştırma ve
incelemelere dayalı bir yapılanmaya acil
destek sağlanmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder